Şikayet etmek, en kötü ve insanı yıpratıcı yakarışlardan sadece biri. İntihar edecek gücün var mı? Eğer yanıtın "Var!" ise, iyi dinle beni. Sana burada intihar etmek kolay olanı, mücadele etmekse.... falan filan edebiyatı yapmayacağım. Benim pederle aram pek iyi değildir, bunca yıl bir türlü barışmadı yıldızımız. Ne o benim istediğim gibi bir baba olabildi, ne ben onun beklentilerini tam anlamıyla karşılayabildim, ama birçok güzel sözünden sadece bir tanesini paylaşmak istiyorum seninle. "Hayat, her şeye rağmen yaşamaya değer." Hiç bir sabah uyanıp, pencereyi açıp, o temiz sabah kokusunu içine çektiğinde bir anlık da olsa unutmadın mı dünü? Bugün yeni bir gün bugün farklı bir gün, bugün güzel bir gün diye düşünmedin mi? Ne Polyanacılık oynayacağım burada ne de daha da karamsarlığa sürükleyeceğim seni ürkme. Ne doğuştan yetisiz büyüyenleri düşün diyeceğim ne de daha fazlasını iste geyiği yapacağım sana. Sadece bir bak etrafına, kendini kimseyle karşılaştırmak zorunda değilsin, ne pişmanlıklarının kimileri için hiçbir şey ifade etmediğinden vicdan azabı çek ne de "İnsanlar ne kadar da mutlu." diye iç geçir. Önüne bak, elindekileri say, ve yapabileceğinin en iyisi için gayret et. Sonunda elinin boş kalması ihtimalini de gözden geçir, ama korkma bundan. Kaybedeceğin bir şey kalmadığı gün, gel bana, özgür olmanın onurunu şakağında hissetme şerefine nail et beni. Ben mutlu olacağım ve senin de mutlu olman için elimden geleni yapacağım inan.
Saat geç oldu, ne fark eder? Yarın sabah o derse gitmek istiyorsam eğer, ne yatacağım zamanın önemi var ne de yarın geçecek o verimsiz dersin. Zorunda olduğun için değil, yapmak istediğin için yap. Toplumun sana yüklediği misyon vs. senin yapmak istediklerin konusunu daha ayrıntılı biçimde tartışacağız. Şimdilik sadece ayılmamı bekle. Tabi tekrar yazmak istersem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder