21 Şubat 2012 Salı

Vizyon

Tekrar belirtmeliyim ki, vizyonuma sadık kalacağıma dair söz beklemeyin benden. Ne dünkü beni geri getirecek gücüm var ne de yarınki beni şimdiden görecek kudretim.

Kaçımızın "Kendini on yıl sonra nerede görüyorsun?" sorusuna cevabı var? Belki bir kısmımızın böyle durumlar için cezbedici bir senaryosu vardır. "Ne yazık ki bir çoğumuzun bir hayali bile yok" diyerek gayesiz bir toplumdan dem vuran o şaire sormalı; "On yıl önce sen burada olacağını görmüş müydün?" diye. Muhtemelen buna verecek son derece "cool" bir cevabı olacaktır. Bu sizi yanıltmasın. Üç ay sonra dahi içinde bulunduğumuz şartlar ne olacak, hangi değer yargıları hangi renge bürünecek bilemiyoruz ki on yıl sonrası hakkında bir fikrimiz olsun(!) Hayal kurmak güzeldir, (kimilerine göreyse ızdırap verici) lakin, bir de "hayalkırıklığı" var ki bundan epeyce bahsedeceğiz, hayal kurmaktan bile alıkoyar insanı. Bu sebepten bu soruyu pas geçenleri pek de yadırgadığım söylenemez.
Öncelikle kimsenin beni anlamasını, düşüncelerimi idrak etmesini ya da beni takdir etmesini beklemiyorum. Böyle bir gayem olsaydı... ile başlayan bir cümle dahi kurmak istemiyorum. "Harbi doğru söylüyor lan!" diyerek çığıran bir mahlukatı bırak, "Saçmalıyor bence." diyerek hayatında hiç yapmadığı bir işi yaparak, doğru mu yanlış mı diye bir nebze de olsa düşünen, sorgulayan, değerlendiren ve bir fikri olan o yaratığı bile öpmek istiyorum gerek ellerinden gerek gözlerinden.
Burada ne romantizm rüzgarı esecek ne de realizmin pençeleri hüküm sürecek emin olabilirsiniz. Burası mümkün mertebede ön yargılardan öte yargılardan arınmış, benliğine ait olmayan fikirlerden ve bakış açılarından dahi alternatif de olsa bir yol çizebilmen için var ve sen yaşadıkça değil sen düşündükçe var olacak.
Girş kısmını gereksiz uzatmak benim üslubum sanırım, o yüzden kısa keseceğim, ve kestim bile.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder