Ahşap sandalyeden tual yapardım ben
Fazla rengim de yoktu paletimde
Gökkuşağını görmüştüm en son
Bir Pazar sabahı
Babam tereyağ sürdüğü ekmeği bana uzatırken.
Annem ıhlamur kızarana kadar beklerdi,
yanaklarıyla beraber...
Sobada odun,
ve tepede güneş
Henüz yeni yeni tutuşurdu o saatlerde.
Fazla rengim de yoktu paletimde
Gökkuşağını görmüştüm en son
Bir Pazar sabahı
Babam tereyağ sürdüğü ekmeği bana uzatırken.
Annem ıhlamur kızarana kadar beklerdi,
yanaklarıyla beraber...
Sobada odun,
ve tepede güneş
Henüz yeni yeni tutuşurdu o saatlerde.
Gözümün önünden hiç gitmiyor o resimler
Babamı kral, annemi kraliçe
evimizi saray ettiğim...
Hep güneş olurdu en tepede dil çıkaran
Yüzler hep gülerdi,
Sarı ve yeşilden yapraklar dizerdim
İnce gövdeli ağaçların dallarına
ve papatyalar annemin saçlarına...
Bir babam çatardı kaşlarını
O babaydı çünkü,
Fazla gülmezdi.
Karısını, çocuğunu bile uyurken severdi.
Babamı kral, annemi kraliçe
evimizi saray ettiğim...
Hep güneş olurdu en tepede dil çıkaran
Yüzler hep gülerdi,
Sarı ve yeşilden yapraklar dizerdim
İnce gövdeli ağaçların dallarına
ve papatyalar annemin saçlarına...
Bir babam çatardı kaşlarını
O babaydı çünkü,
Fazla gülmezdi.
Karısını, çocuğunu bile uyurken severdi.
Gözümün önünden hiç gitmiyor o manzaralar
Resmedemediğim,
ve tarifsiz bir şiddette özlediğim.
Bir komedi filminde
Aynı sahneye gülüyor muyuz diye babamı gözlediğim
Annemin elmanın kabuğunu ince kesme dersleri
ve yüzü annemin,
Bana masanın köşesinde sallanan cam bir kase gibi bakışı
Babamın başarılarıma karşı
“Benim oğlum tabi!” tepkileri.
Annemin alçakgönüllüğün son haddesinde
Miniminnacık sırıtışı.
Fazla rengim de yoktu paletimde.
Ya fırçamın itaatkarsızlığı,
Ya benim yeteneksizliğim,
Gözlerimde beliren,
Parmaklarıma gelene kadar kayboluyordu.
Ya da korkuyordum,
Mükemmelliyetçiliğimin kurbanı oluyordum yine,
Babamdan miras.
İşte tam o sırada annem selam söylüyordu yine
Mahallenin kadınlarından.
Babam yine bir geyiğin kaplandan ölümüne kaçışına
yoğunlaşıyordu endişeli gözlerle.
ve karanlık çöküyordu evimize.
Babam yine en güzel balığı getirmiş,
Soğan, roka ve bol limon diyor.
Annem turp diyor, havuç diyor.
ve ben babamı izliyorum yine balık yerken.
Öyle iştahlı ve güzel yiyior ki,
O gün aşık oluyorum balığa.
Henüz rakıyla bile tanışmış değilim halbuki.
Resmedemediğim,
ve tarifsiz bir şiddette özlediğim.
Bir komedi filminde
Aynı sahneye gülüyor muyuz diye babamı gözlediğim
Annemin elmanın kabuğunu ince kesme dersleri
ve yüzü annemin,
Bana masanın köşesinde sallanan cam bir kase gibi bakışı
Babamın başarılarıma karşı
“Benim oğlum tabi!” tepkileri.
Annemin alçakgönüllüğün son haddesinde
Miniminnacık sırıtışı.
Fazla rengim de yoktu paletimde.
Ya fırçamın itaatkarsızlığı,
Ya benim yeteneksizliğim,
Gözlerimde beliren,
Parmaklarıma gelene kadar kayboluyordu.
Ya da korkuyordum,
Mükemmelliyetçiliğimin kurbanı oluyordum yine,
Babamdan miras.
İşte tam o sırada annem selam söylüyordu yine
Mahallenin kadınlarından.
Babam yine bir geyiğin kaplandan ölümüne kaçışına
yoğunlaşıyordu endişeli gözlerle.
ve karanlık çöküyordu evimize.
Babam yine en güzel balığı getirmiş,
Soğan, roka ve bol limon diyor.
Annem turp diyor, havuç diyor.
ve ben babamı izliyorum yine balık yerken.
Öyle iştahlı ve güzel yiyior ki,
O gün aşık oluyorum balığa.
Henüz rakıyla bile tanışmış değilim halbuki.
Sonra bir an hak veriyorum kendime,
O günler öyle günler ki,
Nasıl sığdırabilirdim ki bir tuale
Sığdıramıyorken sayfalarca satırlara?
Hem fazla rengim de yoktu paletimde.
Gökkuşağını görmüştüm en son
Babamın başının hemen üstünde.
Bir Pazar sabahıydı
Babam tereyağ sürdüğü ekmeği bana uzatırken.
Annem ıhlamur kızarana kadar beklemişti
yanaklarıyla beraber...
O günler öyle günler ki,
Nasıl sığdırabilirdim ki bir tuale
Sığdıramıyorken sayfalarca satırlara?
Hem fazla rengim de yoktu paletimde.
Gökkuşağını görmüştüm en son
Babamın başının hemen üstünde.
Bir Pazar sabahıydı
Babam tereyağ sürdüğü ekmeği bana uzatırken.
Annem ıhlamur kızarana kadar beklemişti
yanaklarıyla beraber...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder