12 Mayıs 2013 Pazar

Anne değil mi?


Annem ben küçükken,
insanlar dünyaya yarım gönderilirler,
Eşlerini bulup tam olabilmek için derdi.
Derdi ki; bir gün gelecek,
Her şeyi iki kişilik düşüneceksin,
Sonra üç, dört belki beş kim bilir.

O gün bir kadın düşledim,
ve o gündür içimde bir boşlukla yaşıyorum.
O boşlukla seviyor,
O boşlukla konuşuyor,
O boşlukla susuyordum.
İçim içime sığmıyor hala,
Dünyanın en dolu boşluğudur o.

Annem o boşluğu doldurmak için acele etme,
Sen ne yaparsan yap,
O dolacağı zamana kadar bekleyecek derdi.
Onu öyle sev,
Çünkü bir gün gelecek.
Öyle dolup taşacaksın ki,
Boşluk nedir unutacaksın.
Kim bilir belki özlersin bile onu.
Özlediğini sanırdım gülümsemesinden.

Annem derdi ki;
Haketmek için önce iyi bir adam olman gerek.
Ne kadar çok kalp kırarsan,
O kadar mutsuz olursun.
“İyi bir adam olmak”
“Kalp kırmak”
Annemin ağzından çıkan her söz,
Aklanıp paklanıp öyle varıyordu kulaklara.

Bazen gün hiç bitmeyecek sanırsın,
Öyle bir bunalır ki insan,
Öyle bir düğümlenir ki,
Ne ile gülümser bilemez.
Ben biliyorum,
Annemin kucağında düşlüyorum kendimi,
Saçlarımla oynuyor.
Masal anlatıyor bana,
Herkesin mutlu olduğu masallar,
Öyle güzel anlatıyor ki,
Dünyaya dönmeye korkuyorsun gittiğin yerden.

Hala yanımda, benimle,
Ne şanslıyım Tanrım ne şanslıyım!
Boşluğumla şanslıyım,
O da dolacak bir gün.
Dolacak mı?
Sen daha iyi biliyorsun tabi.
Sevecek mi? Sevecek değil mi?
Sevecek, sevecek...
Biliyorum, biliyorum,
Söylemeye çekiniyorsun,ama ben biliyorum.
Hiç bir kadın beni annem kadar sevemeyecek.
Olsun oğlumuzu sever o da ya da kızımızı,
Anne değil mi?
Beni onlar kadar sevecek hali yok ya!
Olsun,
Ben bir ömür onları kıskanmaya
Canı gönülden razıyım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder