Konu bu değil, ne diyorduk ha Kırcaali. Doğumyerim, geçen yaz Kırcaaliye pasaport işlemleri için gittiğimde, gördüm ki nüfus o kadar az, sokaklar boş ve cansız. Amcama sordum, "Niye hala burada yaşıyorsunuz?" diye. Cevabını bildiğim soruları sormak, bizzat başrolden duymak hoşuma gider. Beklediğim cevabı alır almaz, tebessüm ettim. 50 yaşındaki bir insan için o kadar önemli ki ilkokul, o kadar önemli ki ilk defa bir kızı öptüğü o tenha. Bizim için henüz bir şey ifade etmeyen yerler, 30 yıl sonra o kadar da anlamlı olabilir mi diye bir düşündüm. Bekleyip göreceğiz dedim, yine üşengeçliğim tuttu biraz anla işte.
Kırcaali.. uğruna şarkılar yazılan bu şehir, doğum yerim. Farkında mısın ne kadar da böbürleniyorum? İstanbulda doğmak vardı oysa ki. Dünyayı birbirine katan şehir. Nerede doğduğumu hiçe sayan bir "nerede öleceğim" planı kurgulamak üzereyken, yine dürttü beni mazi. Doğdun , Kırcaali, Selanik, İstanbul, Diyarbakır..
Doğduğun yere ait değilsin! Yaşağıdığın hayata aitsin, X yaşından sonraki hayata aitsin öncesi senin için anlam ifade etmiyorsa tabi. Babanın oğlu olmak istemezsin kimi zaman, doğduğun yer yüzünden önyargılara mahkum yaşamak istemezsin. Annenin sıcak kucağından ibaret olmasa da senin küçüklüğün, gizleyemeyeceğin bir "Nüfus Cüzdanı" var daha sonra üzerinde ayrıntılı bir biçimde konuşacağımız. Konumuz bu da değil.
Kırcaali.. Gittim gördüm, ne güzel memleketsin, iyi ki açmışsın kollarını bana, ama gerekirse bırakacaksın yakamı. Ben senin çocuğun olmak istemiyorsam, sana ait hissetmiyorsam azad edeceksin beni. Kişisel algılamayın. Benim özgür irademin ürünü olarak benimsemeyin söylediklerimi. Evrensel düşünmenin vakti gelmedi mi? Biraz da açın pencerenizi ve Avusturalyalı bir genci düşünün, o Avusturalyalı olmak istemiş mi acaba? Derinine ineceğiz bu mevzunun şimdilik biraz nefes alın, yatmam gerekiyor yoksa kalkamayacağım başımın ağırlığından.
Kırcaali, ne güzel şehirsin... Doğduğu yerle gurur duyan ben, senin memleketinle onurlanıyorum ismini cismini bilmeden, sırf sen orada doğduğun ve oranın kültürünü benimsediğin için, ya da reddedip bunun farkındalığına erişmiş yüce bir insan olduğun için, ya da tam tersi! Hümanizm bayrağı bir an dalgalandı sularımda, ve ben bunun üzerine daha çok gevezelik yapacağım hiç şüphen olmasın...