Cesaret her zaman göründüğü kadar keskin bir his
değildir dedi Menelaos, bazı cesaretler vardır ki içlerinde çok büyük
çaresizliklerin çıkmaz sokakları gizlidir. Ne yazık ki birçokları uçurumun
eşiğine vardıklarında çıkar bir yol bulurlar, işte o vakit cesaretin kalbi
delinir. Yeterince çaresiz değilsen ve yeterince nasibini almamışsan hayal kırıklıklarından,
onursuzca nefes almayı yeğlersin rüzgârı altına alıp sonsuz mutluluğa varmaya.
Menelaos seslendi: “Helene! Seninle zamana katlanmak,
diğer tüm insanlar gibi bize sadece kötülük etmiş vücudumuzu doyurmak, onun
gönlünü etmek istemiyorum artık. Ayrı bedenlerde, farklı gözlerle görmek
istemiyorum. Göğüs kafesimi zorlayan bu ışık, düşlerimde sensiz canlanan her
resme duyduğum nefret, her defasında “vicdan” adı altında çektiğim dayanılmaz
azaplarımın sebebi sana olan bu merhametim, hepsi bir ağızdan can çekişiyorlar,
bilmiyorsun.”
Buralardan gitmeliyiz ama ayaklarımızla değil, öyle
endişeli ve meraklı gözlerle süzdüğün gibi kalmalı dünya arkamızdan. Sonlu
mutluluklar sonsuz aşkımızı gölgeliyor Helene, görmüyor musun? Bu toprak,
ektiğimiz tohum, biten ağaç ve verdiği meyveler. Bizim varlığımız bunlardan
ibaret olmamalı, şimdi gideceğiz. Gideceğimiz yerde hava ne sıcak ne de soğuk olacak,
cesarete çelikten bir kaftan giydireceğiz ve geçireceğiz üzerimize. Çaresizliğin
en dibinde olacağız. Her sokak sana, bana çıkacak. Gideceğimiz yerde küçük,
tatlı cesur göller olacak. Sadece bize ait. Şimdi sadece biraz çaresizlik,
biraz cesaret, ver elini.