24 Eylül 2012 Pazartesi

Benliği Tanıma ve Saygı


İnsana en çok zaman kaybettiren kuşkusuz kişilik çatışmalarıdır. Kendimizi tam anlamıyla tanımamız ve o kişiliğe saygı göstermeye başlamamız uzun zaman alıyor ne yazık ki, kimisi içinse bir ömür yetmiyor bunun farkına varmaya.  Lanet olası zaman kısıtı olmasaydı bu sorunlar yaşanmayabilirdi, lakin kısıtlı kaynakların kullanımının yüzyıllardır kafa yorulan başlı başına bir sorunsal olduğu göz önünde bulundurulursa, kişi için en kıymetli varlığın, hayatın nasıl kullanılacağı oldukça hassas ve meşakkatli bir konu haline geliyor.
Şimdi herkes aynaya baksın ve önce kim olduğunu öğrensin, öğrenip de unutanlar hatırlasın, yeni kimliğine adapte olanlar iki boyutlu bir kareden üç boyutlu bir cisim çıkartabilme çabasındaymışçasına ışığı delip geçen bakışlarla süzsün yüzündeki maskenin altındaki asıl çehreyi.

Önce kendini sevmeli insan. Kendini sevmeyen insan başkasına gerçek bir sevgi duyamaz. İnsan tanımadığı birini de tam anlamıyla sevemez. O zaman ilk önce kendimizi tanıyacağız, onu değiştirmeye çalışmadan, beğenmediğimiz özelliklerimizi görmezden gelmeden,  onlarla yüzleşerek ama yok olmalarına izin vermeden, önce tanımalı onları, derinine inmeli, bağrına basmalı sorgulamadan.

Daha sağlam adımlar atabilmek için değil bu çaba, ya da doğruya yaklaşmak için değil. Attığın adımların arkasında durabilmek, sahteliği kovabilmek, doğrunu belirleyebilmektir asıl olan. Daha fazla “Kimim ben?” “Burada ne işim var?” diye sormamak için şimdi koşun ve aynaya bakın. Sabah uyandığınızda, sizde sizden başka ne varsa kovulmuş olsun, ruhunuzda, bedeninizde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder