25 Mart 2012 Pazar

Ilık bir Prag sabahı küçük yeşil kokular sızmışken odama
Penceremde esir birkaç böcek ve onlar için endişelenen sürüsü
Her başarısız hamleyle camımı kirleten beş gözlü yaratıklar
Kapıcı Matthias kıracak gibi çalarken kapımı
Baharı müjdelemeye mi gelmişti yoksa,
Giderken kırdığın eşyaların kırıklarıyla mı gelmişti elinde bilmem
Sıcak değildi ama, oysa sen sıcak severdin
Öyle korkardın ki üşümekten bir kış sabahı Berlin'e gidemezdik seninle
Ancak bir meleğin koynundan süzülebilecek beyazları izlemeye

Sen sıcak severdin, ben ise terlemekten korkardım
Sen terimi silerdin ben üzerindeyken, bulutların..
Sana aldığım ilk hediyeyi bile kırdın giderken
Oysa ne istemiştin küçük tatlı bir şövalye kalkanından
Sen benim kalkanımı çok önceleri kırmıştın halbuki
Kırıklarını sevecenlikle savurmuştum yüreğimden
Bir kapıcının avucunda ne işi vardı onların?

Birinin canını acıtmak istiyorsanız sessizce gidin derler
Senin gidişinse bayağı bir gürültü oldu aksine
Madam Jana'yı bile uyandırdın
Uykusu ağır yaşlı cadaloz!
Yoksa canımı yakmak istemediğin için miydi
Böyle yokluğunu yüzüme tokat gibi vurarak gitmen
Hala beni düşünme ihtimalin dahi güldürüyor gözlerimi

Gözlerim ise sende ilk merak uyandırandı hatırlıyor musun?
Benden önce onları sevmiştin hani
Türlü türlü isimler, yakıştırmalar..
Hiçbirini beğenmemiştim, ama sevdiğimi söylemiştim sana
Sen severdin gözlerimi, onlar gülsün diye mi yoksa ha?

Sen sevmezdin susmayı,
Gevezeliğin tuttu mu, yorulmanı beklerdim susman için
Bazen utanırdın, al al olurdu yanakların
Seninkilere benzediler derdin
Bense söyle onlara biraz kendileri olsun derdim
Kızardın bana, kızdığında beni görmezdin
Ya da görmemezlikten gelirdin
Kıyamaz mıydın yoksa göz göze gelsek bir an için?
Affederim diye korkardın, ben bilirdim...

Git başımdan Matthias, uğraşamam şimdi senle
Varsa yüzümü güldürecek bir müjden söyle
Ya da bir süre beni görme olur mu?
Ekmeği, gazeteyi bırak kapıya
Belki bakarım bir ara gelir de
"O" gittiğinden beri dünya benim kadar değişmiş mi diye
Ama şimdi git
Görmek istemiyorum kimseyi

Bir saniye, bir dakika, bir saat
Gece ağırırdı başımda, kalan son ekmeğim bayat
Ne açlık vururdu beni, ne sıcak kavururdu
Seni düşünmediğim her anım huzurluydu
Yalnız bir adam ne kadar huzurlu olabilirse işte o kadar

Belki de tek sorunum birkaç ay ileriden gitmek,
Kim bilir belki de çoktan başa sarmışsındır
Ya da sen de benim gibi darmadağınsındır
Mutlu ol diyemeyeceğim affet beni
Ki olabileceğini düşünmek bile istemiyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder