Günümüzde pek çok insanda gözlemleyebileceğimiz, hatta
pek çoklarına da sempatik gelen bu ruh hali aslında görüldüğü kadar da çekici
bir durum değildir. Melankoli bir
tercihten ziyade psikolojik bir durumdur. Melankoli
depresyon eğilimi göstermektir, hem de sebepsiz yere. Düşünebiliyor musunuz,
ortada hiçbir neden yokken, bir anda mutsuz olma, bir köşeye çekilip hüzünlenme
ve kaynağı belirsiz bir isteksizlik eğilimi duyar kişi. Yaşama enerjisini
yitirmiş gibidir, hüzünlenmek için bazen anılar bazen de gelecek kaygıları
yeterlidir.
Ne kadar da tehlikeli bir hastalıktır melankoli. Seni hayata bağlayan her şey
bir anda bomboş gelebilir. Yapmaktan zevk aldığınız şeyler eskisi kadar çekici
gelmeyebilir ve o an sizi eğlendirebilecek her şeye karşı büyük bir direnç
gösterirsiniz. Bir nevi tedaviyi de reddeden bu durum içinde bulunan kişiyi
olduğu kadar çevresindekileri de olumsuz yönde etkiler. Her ne kadar bulaşıcı
olmasa da, dolaylı yoldan havayı kurutur.
Melankoli
insanı mutlu olmaktan alıkoyar. Mutsuzum ama bir sebebi yok dersiniz de sonra
halt yemiş bir şair karşılık verir, mutsuz olmak için değil mutlu olmak için
bir sebebe ihtiyaç duyulur. Ben bu söze kökünden karşı çıkıyor ve hiç de samimi
bulmuyorum. Mutlu olmak için sebep bulamıyorsanız, yaşamıyorsunuz demektir bana
göre ve işte bu yüzden sebepsiz yere mutsuzluk, hüzün, kaygı ve isteksizlik
eğilimi bir deyişle melankoli
insanın başına gelebilecek en kötü şeylerdendir.
Bu hayat bir şeylerin eksikliğini hissetmek,
hüzünlenmek, şikâyet etmek, somurtmak ve isteksizlik duyarak bir şeylerin
gayretinden kaçınmak için yeterince uzun.
Melankolinin benliğimizden
bağımsız olduğunu varsayarsak (ki ben bu duruma da katılmıyorum), bu insanlara
ÇOK YAŞA! demeliyim sanırım. Elbette yapacak bir şey olmalı, oldurulmalı, ama
istemeli önce, tutkuyla istemeli…
Elinden gelen bir şeyler varken yapmayanlara ise siz
siz olun, az yaşayın güzel yaşayın diyorum. Unuttunuz mu zaman mutsuzken eziyet
vericidir. Zamanla derdi olanın vay haline!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder